AMASYA
Antik İris Nehrine (Yeşilırmak) adanmış, dağlara yazılmış bir masal şehirdir, Amasya. İnatçı, âşık, anaç ve cömerttir. Baktığınızda Irmak’tan dağlara mı yansır, dağların sudaki aksi midir bilemezsiniz. Sarp yükseltilerin suyla kesiştiği kıvrak çizgiyle bir ressam eliyle çizilmiş gibidir. Yeşilırmak’ın kıyısındaki bu eşsiz tablo, Karadeniz Bölgesi’nin ortasında yer alır. İç Anadolu Bölgesi’ne komşu olan Amasya’nın denize kıyısı yoktur. Kuzeyinde Samsun, güneyinde Yozgat, doğusunda Tokat ve batısında Çorum illeri vardır. Amasya hem kendisini çevreleyen iller arasında hem de Türkiye genelinde coğrafi özellikleri ve kuruluş şekli bakı mından oldukça karakteristik, ayrıksı bir yapıya sahiptir. Bu haliyle hem zoru başaran inatçı tavrını, hem de doğaya olan aşkını sergiler.
Nam-ı diğer ‘Şehzadeler Şehri’dir. Bir devir dünyaya hükmeden Osmanlı’nın başına geçecek padişah oğulları şehzadeler Amasya’nın anaçlığı ve cömertliğiyle yetişmiştir. Yavuz Sultan Selim ve II. Murad Amasya’da doğmuştur. Yıldırım Bayezid, Fatih Sultan Mehmet, II. Bayezid, III. Murad ve daha birçokları Amasya’da yetişmiştir.
Şehrin ilk ismi Hitit belgelerine göre Hakmiş - Harşena olarak bilinir. Bugün Amasya Kalesi’nin içinde yer alan tepe Harşena Dağı ve tepedeki kale Harşena Kalesi olarak da isimlendirilir. Harşena “kutlu akarsu şehri” anlamına gelir ve Amasya ile özdeştir. Ama Persler’in yöreyi fethinden sonra Mithridates Krallığı döneminde “Amasseia” olarak anılmaya başlanır ve bu isim günümüze Amasya olarak gelir. Amessia ise “Ana Tanrıça Ma’nın Şehri” anlamında yorumlanır. Yeşilırmak Amasya’da Kalkolitik Çağ’dan beri uygarlıklara hayat kaynağı olmuştur. Ayrıca ırmağın derin vadiler içerisinde açtığı geçitler binlerce yıl Amasya’nın İç Anadolu’yu Kıyı Karadeniz’e bağlayan en güvenli yol olmasını sağlamış ve bölgede uygarlıkların devamlılığını getirmiştir.