August 21, 2015

Samsun, Türkiye’nin kuzeyinde, Karadeniz’in orta bölümündedir. Yeşilırmak ve Kızılırmak nehirlerinin Karadeniz’e döküldükleri deltalar arasında yer alan Samsun’u keşfetmek bir ulusun varoluş ruhunu yaşamak, doğanın cömertliğiyle taçlandırdığı tüm güzellikleri bir arada bulmak ve büyülenmek demektir.

Alabildiğine yeşilin ve alabildiğine mavinin dalga ve kuş sesleriyle ruhunuza sineceği, her köşesinde tarihin görkemli mirasıyla karşılaşacağınız bir simge kenttir Samsun. Samsun’da sizi doğanın emaneti kuşlar karşılar, maviyle yeşile sınır çizen upuzun sahilden alır, yuvaları göllere, sazlıklara götürür. Yol boyunca Karadeniz’e kavuşmak için uzanan ırmakların yarattığı muazzam ovalarla, vadilerle ve dağların hediyesi yaylalarla, kaplıcalarla tanıştırır. Bu doğal güzelliklerin yanı sıra binlerce yıllık höyükler, anıt mezarlar ve modern müzelerle dolu bu şehirde kuşlar sizi gezdirirken kulağınıza geçmişin sesini fısıldar...

Şehri keşfetmek için tarihinden başlamak isterseniz MÖ 5500’lere kadar uzanmanız gerekir. Coğrafyasını hareketlendiren ilk insan varoluşu bu çağlara dayanır. Şehrin tarih sahnesinde yaşayan bir kent olarak ilk var oluşu ise MÖ 6. yüzyılda Miletoslular’ın “Amisos” adındaki küçük yerleşkeye bir pazar yeri kurmasıyla başlar. Hakimiyet kuran uygarlıklar ‘Amisos’a farklı adlar verseler de bu adlar halkların zihninde yaşamamış ve bölge Amisos olarak anılmaya devam edilmiştir, ta ki Türkler 1072’de Amisos yakınındaki Canik Sancağını alarak buraya yerleşip, Amisos’tan çağrışımla Samsun ismini verinceye dek. Bölgenin tamamen Türk hâkimiyetine geçmesi Osmanlının Çelebi Mehmet Han’la 1419’daki fethine dayansa da Amisos, 12. ve 13. asır Türk kaynaklarında Samsun, batı kaynaklarında da Sampson olarak geçer.